Yeni Çağın Getirdikleri
Osmanlının Batı bilimine ayak uydurmaya başlaması ve bilimde gelişme kaydetmesi, yenileşme hareketli yapması harp okullarının açılmasıyla başladı. Osmanlı yeniçeri ocağının kapatılmasından sonra yeni orduya asker ve subaylar yetiştirmek için ilk defa 1773'te Mühendishane-i Bahrı-i Hümayun açıldı. Daha sonra 1795 yılında Mühendishane-i Berri Hümayun'u İstanbul'da açtı. 1834 yılında Mekteb-i Harbiye, Sultan 2. Mahmut'un emriyle Maçka'da kuruldu. 19. yüzyılda harp okullarının yanı sıra Askeri Tıp okulu, Darülfünun, Maden mektebi ve Sivil Tıp okulu kurulmuştur. Bu okullar birçok bilim insanının yetişmesinde faydalı olmuştur. Osmanlının girdiği birçok savaşın sonunda Atatürk Cumhuriyeti ilan edilmiş ve yeni bir çağın ilk adımı atılmıştı. Atatürk'ün batıdaki gelişmelerin temelini oluşturan unsurun bilim olduğunu fark etmesinden sonra söylediği 'En önemli mürşit ilimdir, fendir' sözün doğrultusunda ilerleyerek çağdaş toplumu daha yüksek seviyelere çıkarmak için yapılan çalışmalar sayesinde toplum bilim ve teknoloji alanında yeni atılımlarda bulunmuştur.
Cumhuriyetin bilim alanında verdiği en büyük savaş salgın hastalıklar ile olmuştur. Halkı kırıp geçiren tifo, sıtma ve veba gibi hastalıklardan kurtulmak için bilimden faydalanmış ve sağlık personelinin az sayıda olmasından dolayı yeni okullar açmıştır. Mücadele için gerekli olan hastane ve dispanserlerde birçok yere kurulmuştur. Bilimin bu dönemde savaştığı sadece hastalıklar değildi! Birde bu hastalığı taşıdıkları muskalar sayesinde yeneceklerini düşünen insanlarla da mücadele etmesi gerekti. Ve en sonunda en büyük zafer kazanıldı, hastalıklar azaldı. Hastalıklarla mücadele sayesinde toplum bilim ve teknolojiyi kabullenmeye başlamış ve gelişmeler hızlı bir şekilde devam etmiştir.
Cumhuriyet döneminde eğitime ve bilime olan ilgi artmasıyla birlikte birçok gelişme fizik, astronomi, matematik, kimya, biyoloji ve eğitim gibi alanlarda olmuştur.

Cumhuriyetin ilanından sonra çağdaş bir eğitime geçilmek ve Osmanlı zamanından kalmış medreseler ve Batı tarzı eğitimin çatışmasını ortadan kaldırmak için 3 Mart 1924 de Tevhid-i Tedrisat( Eğitim ve öğretimin birleşmesi) kanunu kabul edildi ve medreseler böylece kapatıldı. Bu eğitim yolunda atılan ilk adım olmuştur.
Daha sonra birçok okul ve üniversite açıldı. Üniversite reformunun yapıldığı zaman Osmanlı döneminden kalma Darülfünün-ı Şahane 1933 yılında düzenlenerek İstanbul Üniversitesi olarak öğretim vermeye devam ettiren devam etti. Böylece ilk defa üniversite terimi kullanırdı. Burada Almanya'dan gelen bilim insanları ve Türk bilim insanları eğitim veriyordu. Böylece bilim ve eğitim yönünde büyük bir ilerleme kaydedilmeye başlanmıştı.
İstanbul Üniversitesinden sonra 1944 yılında Yüksek Mimarlık Mektebine, mühendislik ve muhabere fakülteleri eklenmiş ve adı İstanbul Teknik Üniversitesi olarak değiştirilmiştir. Daha sonra memleketin bilim ve teknik meselelerini çözmek için bilimi incelemek ve milli bilim insanları yetiştirme, uluslararası bilim kurumlarıyla anlaşma yaparak bilimi geliştirme temeline dayanarak 1946 yılında Ankara Üniversitesi kurulmuştur.
Cumhuriyet döneminde üniversite girişimlerinin dışında bilim araştırma merkezleri ve enstitüler kurulmuştur. Bunlar: Adana Bölge Pamuk Araştırma Enstitüsü (1924), Bilecik Deneme ve Üretme İstasyonu (1924), Rize Çay Araştırma Enstitüsü (1924), Eskişehir ve Adapazarı Zirai Araştırma Enstitüleri (1926), Orta Anadolu Zirai Araştırma Enstitüleri (1927), Tekel Enstitüsü (1927) ve Malatya-Sultansuyu Veteriner Zootekni Araştırma Enstitüsüydü (1929) dür. 1933'te bilimsel araştırmaya dayalı tarım ve veterinerlik alanlarında araştırmalar yapan Ziraat Enstitüsü kurulmuştur.
Üniversiteler kapsamında açılan bu gözlemevlerinde birçok araştırma yapılmış, araştırmacı yetiştirilmiştir ve böylece Türkiye uluslararası düzeyi yakalamaya çalışmıştır. Fakat gözlemevlerinde bulunna teleskopların küçük olmasından ve bulundukları bölgelerdeki ilkim şartlarının kütü olmasından kaynaklı sıkıntılar yaşanmaya başlamıştı. Bu nedenlerle uygun bir bölgede ulusal bir gözlemevi kurma kararı aldılar. Ve Antalya'da bulunan Bakırlıtepe'de 5 Eylül 1997'de TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi açıldı.

Kaynakça:
Cumhuriyetin bilim alanında verdiği en büyük savaş salgın hastalıklar ile olmuştur. Halkı kırıp geçiren tifo, sıtma ve veba gibi hastalıklardan kurtulmak için bilimden faydalanmış ve sağlık personelinin az sayıda olmasından dolayı yeni okullar açmıştır. Mücadele için gerekli olan hastane ve dispanserlerde birçok yere kurulmuştur. Bilimin bu dönemde savaştığı sadece hastalıklar değildi! Birde bu hastalığı taşıdıkları muskalar sayesinde yeneceklerini düşünen insanlarla da mücadele etmesi gerekti. Ve en sonunda en büyük zafer kazanıldı, hastalıklar azaldı. Hastalıklarla mücadele sayesinde toplum bilim ve teknolojiyi kabullenmeye başlamış ve gelişmeler hızlı bir şekilde devam etmiştir.
Cumhuriyet döneminde eğitime ve bilime olan ilgi artmasıyla birlikte birçok gelişme fizik, astronomi, matematik, kimya, biyoloji ve eğitim gibi alanlarda olmuştur.
Eğitim Alanındaki Yenilikler:

Atatürk bilimin ve kültürün bir olduğunu düşünüyor bunu iyileştirmek için önemli olanın “kalkınmanın istediği teknik elemanları yetiştirmek, memleket davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yaşatacak fert ve kurumları
oluşturmak” olduğunu düşünüyordu. (Tüfekçi 1981: 87) Bu açılacak kurumların Türk dilini, kültürü ve tarihini geliştirecek yerler olması gerekiyordu. Bu fertlerin yetiştirilmesinin ve kurumların kurulmasının temeli çağdaş ve bilime dayalı eğitimden geçiyordu.
Cumhuriyetin ilanından sonra çağdaş bir eğitime geçilmek ve Osmanlı zamanından kalmış medreseler ve Batı tarzı eğitimin çatışmasını ortadan kaldırmak için 3 Mart 1924 de Tevhid-i Tedrisat( Eğitim ve öğretimin birleşmesi) kanunu kabul edildi ve medreseler böylece kapatıldı. Bu eğitim yolunda atılan ilk adım olmuştur.
Daha sonra birçok okul ve üniversite açıldı. Üniversite reformunun yapıldığı zaman Osmanlı döneminden kalma Darülfünün-ı Şahane 1933 yılında düzenlenerek İstanbul Üniversitesi olarak öğretim vermeye devam ettiren devam etti. Böylece ilk defa üniversite terimi kullanırdı. Burada Almanya'dan gelen bilim insanları ve Türk bilim insanları eğitim veriyordu. Böylece bilim ve eğitim yönünde büyük bir ilerleme kaydedilmeye başlanmıştı.
İstanbul Üniversitesinden sonra 1944 yılında Yüksek Mimarlık Mektebine, mühendislik ve muhabere fakülteleri eklenmiş ve adı İstanbul Teknik Üniversitesi olarak değiştirilmiştir. Daha sonra memleketin bilim ve teknik meselelerini çözmek için bilimi incelemek ve milli bilim insanları yetiştirme, uluslararası bilim kurumlarıyla anlaşma yaparak bilimi geliştirme temeline dayanarak 1946 yılında Ankara Üniversitesi kurulmuştur.
Cumhuriyet döneminde üniversite girişimlerinin dışında bilim araştırma merkezleri ve enstitüler kurulmuştur. Bunlar: Adana Bölge Pamuk Araştırma Enstitüsü (1924), Bilecik Deneme ve Üretme İstasyonu (1924), Rize Çay Araştırma Enstitüsü (1924), Eskişehir ve Adapazarı Zirai Araştırma Enstitüleri (1926), Orta Anadolu Zirai Araştırma Enstitüleri (1927), Tekel Enstitüsü (1927) ve Malatya-Sultansuyu Veteriner Zootekni Araştırma Enstitüsüydü (1929) dür. 1933'te bilimsel araştırmaya dayalı tarım ve veterinerlik alanlarında araştırmalar yapan Ziraat Enstitüsü kurulmuştur.
Astronomi ilk defa 1933 yılında Alman bilim adamlarının katkısıyla üniversitelerde eklenmişti ve astronomiye yönelim sağlanmıştı. 1933 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi bünyesine eklendi ve ardında 1936'da üniversitenin bahçesine küçük bir gözlemevi kurulmuştu. 1944 yılında Ankara Üniversitesinde Astronomi Enstitüsü kurulmuş ve 1963 yılında bu enstitüye bağlı Ahlatıbel gözlemevi kurulmuştur. 1962'de Ege Üniversitesinde ve Ortadoğu Teknik Üniversitesinde(ODTÜ) de astronomi alanında dersler verilmeye başlandı. ODTÜ'de astronomi eğitimleri verilmesinin ardında gelen yıllarda Fizikle Astronomi birleştirerek Astrofizik dalı kurulmuştur. 1982'de Boğaziçi Üniversitesine bağlı Kandilli Gözlemevi kurulmuştur.
Astronomi Alanındaki Gelişmeler:
Üniversiteler kapsamında açılan bu gözlemevlerinde birçok araştırma yapılmış, araştırmacı yetiştirilmiştir ve böylece Türkiye uluslararası düzeyi yakalamaya çalışmıştır. Fakat gözlemevlerinde bulunna teleskopların küçük olmasından ve bulundukları bölgelerdeki ilkim şartlarının kütü olmasından kaynaklı sıkıntılar yaşanmaya başlamıştı. Bu nedenlerle uygun bir bölgede ulusal bir gözlemevi kurma kararı aldılar. Ve Antalya'da bulunan Bakırlıtepe'de 5 Eylül 1997'de TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi açıldı.
Cumhuriyet döneminde matematik ilk olarak Üniversite reformunun ardından İstanbul Üniversitesinde verilmeye başladı. 1919 yılında sayılar kürsüsü kurulmuş başına Mehmet Nadir gelmiştir. Mehmet Nadir yurt dışında bilinen bir matematik dergisinde birçok problemin çözümünü anlatmıştır. İstanbul Üniversitesinde okuyan öğrenciler için matematikteki temel kavramları, bölme işleminde kalan sayısını bulmak için kendi bulduğu algoritmayı anlatan sayılar teorisine giriş kitabını yazmıştır. Atatürk'ten bize miras kalan birçok matematik terimi bulunmaktadır. Bazıları günümüze biraz uyarlansada hala onun kullandığı terimleri kullanmaya devam ediyoruz. Aynı zamanda 1937 yılında çıkarttığı geometri kitabında bu terimlerin çoğunu örnekler vererek anlatmıştır. Mehmet Nadir ve Atatürk gibi birçok öğretim görevlisi ve bilim adamı sayesinde matematik gelişmiştir.Matematik Alanındaki Gelişmeler:
Bilim ve Teknolojideki Gelişmeler:
- Bilim ve teknoloji politikası çok yönlü ve akademik boyutlu olarak gelişmiştir. Bu gelişmelerde ilk olarak 1963 yılında TÜBİTAK kurulmuştur. Bu kurum bilim ve teknolojinin temelini oluşturdu ve açıldığı yıldan itibaren bilime sürekli katkı sağlamaya devam etti.
- Türkiye kendi uçaklarını üretme konusunda büyük bir kararlılıklaydı ve uçak fabrikası ve Türk Teyyare Cemiyeti kuruldu.
- Sümerbank, MTA, Türkiye iş bankası, Etibank, EİEİ gibi kurumlar kuruldu. Bu kurumların desteğiyle bilimsel araştırma ve sanayi işbirliği oldu.
- 1937'de Karabük Demir Çelik Fabrikası kuruldu ve bu fabrikada üretilen çelikler sayesinde teknolojide yeni gelişmeler yapıldı.
- 1966 yılında yerli üretim ilk araba olan Anadol araba fabrikamızda üretilmeye başladı.
- 1967 yılında NETAŞ telefon santreli üretmek için kuruldu.
Cumhuriyetin ilanı Türkiye'ye yeni ve çağdaş bir toplum olma fırsatını sundu ve bu fırsatı değerlendiren bilim insanları ülkemizi uluslararası stnadartlara çıkardı. Bu dönemde olan gelişmeler sayesine şu an daha rahat bir hayatr sürüyoruz. Bunların kıymetini bilmeli ve bizimde elimizden geldiğince bu bilimi yaymaya çalışmalıyız.

Kaynakça:
3. resim:https://www.istikbalgoklerdedir.com/2018/10/29/cumhuriyet-donemi-astronomi-calismalari-tarihi/
6. resim:https://twitter.com/mahir_yilmaz88
Yorumlar
Yorum Gönder